Akören İç Anadolu Bölgesinin güneybatı kısmında, Konya ilinin güneyinde yer almaktadır. Doğuda Çumra, batıda Seydişehir, güneyde Bozkır ilçeleri ile çevrili olup, kuzeyinde Abaz adı verilen dağlar yer almaktadır.
İlçenin yüz ölçümü yaklaşık 2.000 km2 dir. Üç tarafı dağlar ve tepelerle çevrili olan Akören 37 _38 kuzey enlemleri ile 32_33 doğu boylamları arasında yer almaktadır. Denizden 1175 m. Yükseklikte bulunan ilçede İç Anadolu Bölgesinin tipik Kara iklimi hüküm sürer.Yağış daha çok ilkbahar ve sonbahar aylarında görülür.
İlçe merkezi ve köylerinde yapılaşmada; zemin katı ahır_samanlık, üstü ev olacak şekilde kerpiçten yapılan evler hakimdir. Ancak 1988 yılından sonra çok katlı ve betonarme yapılar çoğalmıştır. Ekonomik hayat,tarım hayvancılığa dayanmakla birlikte hizmet sektöründe çalışanların sayısı da oldukça fazladır. Son yıllarda yeraltı sularından ve göletlerden faydalanmak suretiyle meyve, sebzecilik ile kavak yetiştiriciliği hız kazanmıştır.2007 yılında TÜİK’in Adrese dayalı yaptığı nüfus sayımına göre İlçenin toplam nüfusu 8200 kişidir. Bunun 4080’i merkezde 4120’si köylerde yaşamaktadır. Okuma yazma oranı %95’in üzerindedir.
Tarihçe
Rivayetlere göre buranın gür ormanlarla kaplı ve çok miktarda av hayvanlarının olması nedeni ile “AVVURAN” veya “AVVEREN” daha sonları da “AVREN” olarak adlandırıldığı çevresindeki yedi viraneden gelen halkın bugünkü yerleşim yerinde toplanması ile “AKVİRAN” olarak adının değişikliğe uğradığı 1961 yılında ise çıkarılan kanun gereğince “AKÖREN” olarak adı resmen tescil olunmuştur.
Arkeolojik veriler incelendiğinde Akören ve çevresinin yazılı tarih öncesine dayanan bir geçmişi olduğu anlaşılmaktadır. Çatalhüyük’ten Akören’e doğru gelindiğinde karşılaştığımız AlibeyHüyüğü ve Alan köyü yakınlarındaki Karahüyük ile Çomaklar Hüyüğü’nde yapılan araştırmalar Akören ve çevresinin tarihi hakkında yeterli bilgi sunmaktadır. Bölgede yapılan epigrafik araştırmalar sonucu Akören yakınındaki Akçeşme’de bulunan Grek alfabesi ile yazılmış eserler bölgenin Roma ve Bizans çağında da iskana sahne olduğunu belgelemektedir.Konya Akören arasındaki Hatunsaray yakınındaki Gökyurt (Gilisra-Lystra) antik kenti Roma İmparatoru Augustus’un Anadolu da kurduğu önemli beş koloniden birisidir ki bu kent Akören çevresindeki Roma uygarlığının önemli bir delilidir. Akören’e yaklaşık 3 km uzaklıkta bulunan Orhaniye köyünün Ertaş Boğazı mevkiinde Bizans döneminden kalan ve antik adının “Dinorna” olduğu bilinen kent de Bizans iskanının ayrı bir delilidir. Arkeolojik kazılara dayanılarak Akören’de Hitit yerleşiminin olduğu rivayet edilmektedir.
Bilindiği gibi Anadolu, 26 ağustos 1071 tarihinde Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan tarafından fethedilmiş ve asırlardır bir vatan arayışları içerisinde olan Türklere bugünkü yaşadığımız güzel vatanı sağlamıştır. Sultan Alpaslan “Size öyle bir yurt buldum ki, burası ebediyen Türk yurdu olarak kalacaktır.” diyerek mahiyetindeki komutan ve beylere Anadolu’nun kısa zamanda Türkleştirilmesi görevini vermiştir. Bu yüce emri alan komutan ve beyler Anadolu’nun çeşitli yerlerine gelerek yerleşmişlerdir. Bu yerleşimler sırasında Anadolu’ya gelen Oğuz Boyuna mensup Türk boyları gittikleri ve yerleştikleri sahalarında ismi, kendi boylarının ismi olmuştur. Günümüzde halen Kayı Beleni ve Bayındır ve Kayı Boylarının iskanına sahne olduğunun bir göstergesidir. Bu yer adları bugün de hala aynı isimle kullanılmaktadır.
Oğuzların sol kolu olan Üçokların Bayındır Boyundan ve Oğuzların sağ kolu olan Bozok Kolu’na ait Kayı Boyu’ndan yedi aile Ertuğrul Gazi’nin yakın akrabası Bayındır Hatun idaresinde ve sorumluluğundan gelip yerleşmişlerdir.Akviran’ın kuzey batısında Akçeme denilen mevkiinin üstündeki Kayı Beleni sırtlarında alana yerleşmişlerdir. Bu ailenin yerleşim merkezleri; Akçeme, Bayındır,Yukarı Yarımca,Aşağı Yarımca, Ertaş Boğazı, Mihrab, Kayı Beleni diye adlandırılan mevkilerde ikamet eden Bayındır ve Kayı Boylarının sancağı Konya, kazası ise Hatunsaray’dı. Adı geçen boyların kendilerine ait damgaları da mevcuttu.
İlçenin bugünkü durumunu incelendiği zaman, Selçuklu ve Osmanlı köylerinden arta kalan bir yerleşim merkezi olduğu görülürse de kesin olarak bir yerleşim merkezi oluşu 17. ve 18. yüzyıllara rastlamaktadır. Bunu arazi defterleri ve bugüne kadar devam eden vakıf belgelerinden anlamaktayız. Akviran’ın büyümesi ve gelişmesi 1. Dünya savaşından sonra olmuştur.Bunun bir diğer sebebi de Bozkır İlçesi halkının ticaret amacı ile gelip geçerken yol uğrağı olması sebebiyle gelmeleri ve zamanla buraya yerleşmeleridir.
4 Ağustos 1914 yılında Akören bucak olmuş ve aynı tarihte Belediye teşkilatı kurulmuştur. Akören'in ilçe olması için 1926 yılında girişimler olmuşsa da ilçe olması sonuçsuz kalmıştır. 1958 yılındaki girişimler sonucu vilayetten ilçe olmak üzere olumlu karar çıkmıştır. Bu defa da 27 Mayıs 1960 darbesi araya girince ilçe olma isteği bir kez daha sekteye uğramıştır. Adli Teşkilat 1953 yılında Akören bucak iken kurulmuş fakat 5 yıl hizmetten sonra 1958 yılında Çumra'ya kaldırılmıştır. Akören 'in ilçe olması 19 Haziran 1987 tarih ve 3392 sayılı konunla ilçe statüsüne kavuşmuştur.
İl merkezine 55 km uzaklıktadır. Sınırları içinde May Barajı, Akören Göleti, May ve Çat Deresi vardır. İlçenin batı ve güneyi dağlık diğer tarafları engebelidir. Orhaniye köyünün içindeki Osmanlı Köprüsü ve Avdan'da bulunan Avdan Tekkesi meşhurdur. İlçenin en büyük ve güzel köyü Orhaniye'dir. İçindeki asırlık ardıç ağaçları halen en gözde mekanlar arasındadır. İlçenin güneyinde bulunan tabii Mavi Boğaz görülmeye değer güzelliktedir.
İlçe halkı genelde ziraat ve hayvancılıkla geçimini sağlamaktadır. Geçmiş yıllarda dokunan Akviran kilim örnekleri İstanbul Sultanahmet Müzesi'nde mevcuttur.