15.12.2024 - Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü
Konya’da bu yıl “Muhabbet Vakti” temasıyla düzenlenen Mevlana'nın 751. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri, gündüz ve akşam yapılan programlarla aralıksız devam ediyor.
Mevlana araştırmaları yapan ve Mevlana'yı her daim insanlara anlatmaya çalışan Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Temizel, gazetemize önemli açıklamalar yaptı. Temizel, Mevlana'yı anlamanın önemine dikkat çekti.
Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Temizel, Mevlana'nın eserlerinde ortaya koyduğu düşüncelerin, fikirlerin ve yaşam biçiminin Kur'an-ı Kerim kaynaklı, Hazreti Peygamber'in hadis ve sünnetlerine, İslam ahlakına bağlı bir söylem olduğunu belirtti. İslam'ın bir sevgi, barış ve dostluk dini olduğunu vurgulayan Temizel, Mevlana'nın öğretilerinin de bu doğrultuda olduğunu ifade etti. Gazetemize konuşan Prof. Dr. Ali Temizel Mevlana’yı temsil eden bir şehirde yaşamanın sorumlulukları olduğunu anlattı.
“MEVLANA GİBİ YAŞAMAK KAZANDIRIR”
“Mevlana’ya uygun yaşamak lazım” diyen Prof. Dr. Ali Temizel, “Mevlana Müslümandır ve Müslümanca yaşıyordu. Neden yüzbinlerce kişi başka yerlere gitmiyor da Konya’ya geliyor? Buradan doğan güneş dünyayı aydınlatacak diyoruz. Özellikle Mevlana ve çevresindeki esnafın Mevleviliği bilen insanların olması gerekir. Bunun için iyi politika hazırlamak lazım. Ben bir dönem KOMEK’te Farsça kursları verdim. Öğrencilerime Mesnevi’nin ilk 18 beyitini ezberlettim. Çünkü Mevlevilik kültürü Mesnevi’nin ilk başlangıcıdır. Ben isterim ki Mevlana çevresindeki esnafın hepsinin Mesnevi’nin ilk 18 beyitini bilsin. Şiir dili aslında bir diplomasi dilidir. Siz şiirle bir yabancıya konuştuğunuz zaman Konya’da Mevlana yaşıyor diyecektir. Esnaf azıcık Farsça ya da şiir dili bilse sadece aralık ayında değil, yılın 12 ayı o turistleri ağırlamaya devam edecektir. Ne oteller boş kalacak ne de cepleri boş kalacak. Aynı zamanda Konya’da Mevlevilik ve İslam kültürünün yaşadığını görecekler” dedi.
“KASITLI OLARAK ZEDELEMEYE ÇALIŞIYORLAR”
Uygun olmayan sema gösterilerine de değinen Temizel, "Sema aslına uygun farklı şehirlerde de yapılabilir. Kur’an-ı Kerim ile başlayıp Kur'an-ı Kerim ile bitirilmiyorsa orada problem vardır. Semazenlerin abdestli olması gerekiyor. Çünkü sema ibadet aşkıyla yapılan bir ritüeldir. Semazenler dönüşleriyle, hareketleriyle Allah'ı zikreden kişilerdir. Sema Allah'ı anma şeklidir. Mevlevilik kültüründen gelen şeklini koruyarak semayı yapıyorlarsa problem yok. Ancak bir folklorik bir gösteriye dönüşmüşse biz bunun karşısındayız. Bu ancak bir dans veya gösteri olabilir Birçok ülkeden gelip Konya’da dansöz gibi raks yapanları ya da sema yaptığını zanneden insanları görüyoruz. Kendi ülkelerinde özgürce yapamadıkları şeyle Konya’da Mevlevilik kültürünün kasıtlı olarak zedelemeye çalıştıklarını düşünüyorum. Bu aslında önlenebilir. Bir yürüyüş ya da toplantı yasağı koyabiliyorsak bu suistimallerin de önüne geçilmek için yasak konulabilir. Bunun gibi sema ile ilgisi olmayan ayinlere izin verilmeyecektir, şartı getirilebilir. Duyurusu yapılabilir. Çünkü UNESCO tarafından 2007 yılında alınan kararla sema, ‘Somut Olmayan Kültürel Miras’ listesine alındı ve bunun korunmasıyla ilgili çalışma yapmak da Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın görevidir. Semanın tarihsel süreci vardır ve her kendisini iyi döndüren, iyi bir dönek semazen olmaz. Sema’nın Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlaması abdestli şekilde dua ile kapanması durumu vardır. Maalesef düğünlerde market ya da mağaza açılışlarında semazen döndürmek Mevlevilik kültürüne uymaz. Dolayısıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı göreve çağırıyorum” ifadelerini kullandı.
“MARKA İSMİNİ VERMEK DEĞERLİ KILAR”
Mevlana isimlerinin kullanılmasının Mevlana sevgisinden kaynaklandığını ifade eden Ali Temizel, “Mevlana börek ya da Mevlana market gibi isimleri kullanmaları dolayısıyla Konyalı esnafı da tebrik ediyorum. Demek ki Mevlana’yı baş tacı ediyorlar. Dünyada sadece Mevlana ile ilgili değil, bunlar İskender var mesela orada da kullanılıyor. Yani, yerken içerken Mevlana ismini hissettirebiliyorsak bu güzel bir şey. Müzenin paralı ya da ücretsiz olması da ayrı bir konu. Turizm açısından para gerekliyse ücretli olmalıdır yok burası tasavvufi bir mekan derseniz para alınmamalıdır, diye düşünüyorum. Dünyanın değişik mekanlarında para alınmayan yerler var. Ücretsiz olması değersizleştirmez” diye konuştu.
KAYNAK: KONYA BAKIŞ GAZETESİ