HIZLI ERİŞİM
Beyşehir Tarihçesi

TARİHÇE

Beyşehir İlkçağ ‘da Beyşehir Gölünün de içinde olduğu bölge Pisidya adıyla anılırdı. Pisidya' da Karallia olarak bilinen bir şehir adıydı. Daha sonra harap olan Karallia, Viranşehir adını almıştır. On üçüncü yüzyılın ilk yarısında, Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad devrinde, muhtemelen 1240'tan biraz önce çoğunluğunu Üçoklar 'ın oluşturduğu Türkmenler tarafından yeniden kurulmuştur. Eşrefoğlularının hakim olduğu dönemden itibaren Viranşehir'in adı Süleymanşehir olmuştur.

Beyliğin merkezi olmasından dolayı geçen zamanla beraber beyin şehri olarak anılır. Bundan dolayı da Beyşehir adını alır. Beyşehir adının bir de efsanevi hikâyesi vardır. Buna göre; Trogitis' de bulunan Seydi Harun Veli şimdi kendi adıyla anılan camiyi yaptırmaktadır. Eşrefoğlu Mehmet Bey de ona malzeme yardımında bulunur. Sonrasında gelişen olaylar onları dost yapar. Eşrefoğlu, Trogitis'e Seydişehir adını verirken Seyyid Harun Veli de Süleymanşehir'e Beyşehir adını vermiştir.

Beyşehir ve çevresinin tarihi M.Ö 7000'li yıllara kadar uzanmaktadır. Bölgede Eski ve Orta Taş Devri’ne ait buluntuların varlığı söz konusudur. Ama daha çok Cilalı taş devri' ne ait buluntular yoğunlaşır. Yapılan araştırmalar Beyşehir'in daha o dönemde önemli bir yerleşim alanı olduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır. M.Ö 5700-5300 arasına tarihlenen Erbaba Höyüğü kalıntıları bunun en somut göstergesidir. Kıstıfan Köyü yakınlarındaki höyükteki kazılarda Kanadalı bilim adamları Jacgues ve Louisse Alpes Bordaz çifti tarafından yapılmıştır.

Selçukluların 1176'da Bizans ordusu karşısında elde ettiği Miryokefalon Zaferi sonrası, Anadolu'nun Türk yurdu olması kesinleşmiş ve Beyşehir çevresine de Türkmenler hakim olmuştur. Türkmenlerin Batı Anadolu'ya akınlar yapması Yuhannes'in 1120 yılında sefer yapmasına sebep olur. Bu sefer sonunda Uluborlu ve Beyşehir gölü civarı yeniden Bizanslıların hâkimiyetine geçer. Bu noktada, Türkler ile yerli gayrimüslim halkın güçlü bir iletişim köprüsü kurdukları görülür.

Osmanlılar ele geçirmek istedikleri beylikleri öncelikle çatışmaya girmeden diyalog yoluyla almaya çalışmışlardır. Bu siyaseti büyük ölçüde başarıyla uygulayan Osmanlıların Anadolu’daki en ciddi rakibi Karamanoğulları olmuştur. Bu sebepten olsa gerek Beyşehir, bu iki devlet arasında sık sık el değiştirmiştir. Daha sonra Karamanoğullarının tamamen ortadan kalkmasıyla birlikte Beyşehir de Karamanoğulları ve Osmanlılar arasında el değiştirmekten kurtulup, Osmanlı Devletine dahil olmuştur.


COĞRAFİ KONUMU

Akdeniz Bölgesi'nin Göller Yöresinde yer alan Beyşehir, önemli bir geçit noktasında da bulunmaktadır. En güney ucu baz alındığı zaman Akdeniz’e olan uzaklığı 65 km civarındadır. Bir set misali araya giren Toroslar, yöreye Akdeniz'den ayırmıştır.

Doğusunda Konya, kuzeyinde Doğanhisar, Hüyük ve Ilgın, kuzeydoğusundan Derbent, kuzeybatısından Şarkikaraağaç ve Eğirdir, batısında Yenişarbademli, güneybatısından Sütçüler, güneyinden Derebucak ve güneydoğusundan Seydişehir ile çevrilidir.

BEYŞEHİR GÖLÜ

Göl çevresi 20.02.1993 tarihi itibariyle Milli Park statüsüne alınmış olup, milli park alanı 88,750 hektardır.

Antalya Körfezine 100-140 km mesafede olup göl sularını 115 ile 1125 kodları arasında depolar. Azami kodlarda göl sathı 800 km2 'ye ve depoladığı su 6 milyon m3'e ulaşmaktadır. Gölün denizden yüksekliği 1116 metre, eni 10-25 km, kuzeybatı ve güneydoğu doğrultusunda 42 km boyutlarındadır. Suyu tatlı olup tabii göl vasfı taşır. Yeraltından Manavgat Çayı ile Akdeniz'e ulaşır. Toroslardan akan yağmur suları ve akarsulardan ziyade gelirinin büyük çoğunluğunu yeraltı kaynakları oluşturmaktadır.

Beyşehir gölü kapladığı alan bakımından Türkiye’nin en büyük 3. büyük gölü ve aynı zamanda ülkenin en büyük tatlı su gölüdür. Su seviyesine göre (1,121-1,125 metre) 615 ile 745 km2lik bir alanı kaplamaktadır. Oluşumu bakımından tektonik bir göldür. Uzay’dan çekil fotoğraflardan da bariz olarak görüldüğü gibi kuzey güney yönünde faylanma gölün oluşumunda birinci dereceden etken olmuştur. Mada adasına başlayan ve Manavgat-Köprüçay havzaları arasından inen Kepez Fayı’nın bu iki havzaya da su kaçırdığı Mada adasındaki düdenlerde yapılan boya deneyiyle ispatlanmıştır. Gölün kuzeyindeki Hamat burnu düdeniyle Küre düdeni ve Hacı Akif Adası civarındaki düdenlerden kaçan sular oldukça ilgi çekicidir.

Güneşin batışı sırasında göl ve Anamas Dağının birlikteliği sayesinde mükemmel bir manzara ortaya çıkar. Öyle ki Beyşehir Gölü üzerindeki güneş batarken oluşan grup dünyaca ünlüdür. Beyşehir gölü üzerinde ortalama olarak 33 tane irili ufaklı ada vardır. Gölde su seviyesine göre ada sayısı da değişmektedir.


Yamaç Paraşütü

Sörf

Su Altı Sporları

Doğa Yürüyüşü

Amatör Balıkçılık

Fotoğrafçılık

Off-Road

Paintball

Rafting

Yüzme

Dağ Bisikleti

Mağaracılık

Dağcılık

At Yarışları

Jeep Safari





70967
Öğrenci
390128
Mezun
3181
Akademik Personel
4380
İdari Personel
24
Fakülte
7
Enstitü
5
Yüksekokul
22
Meslek Yüksekokul
53
Araştırma Merkezi
187
Öğrenci Topluluğu